Yıl boyunca aynı işyerinde çalışan sigortalı çocukları için ödediği okul masraflarının faturasını işverene ibraz ederek ücret bordrosuna ekleterek gelir vergisi matrahında indirim konusu yapabilir mi? 

Ücretli çalışanlar için böyle bir indirim yok. Yıllık GV beyannamesi verenler için aşağıdaki GVK 89/2. maddesi uygulanır. 

GVK/89-2-. Beyan edilen gelirin % 10’unu aşmaması, Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamalarını indirim konusu yapabilir.

Kanun:   193 – GELİR VERGİSİ KANUNU

Diğer indirimler

Madde 89

Gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden aşağıdaki indirimler yapılabilir:

1. Beyan edilen gelirin %15’ini ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla (Bu şartın tespitinde işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile 63 üncü maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ve bu bent kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı birlikte dikkate alınır.) mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortalarına ödenen primlerin %50’si ile ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri (Sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim kendi gelirlerinden indirilir.).

Cumhurbaşkanı(14) bu bentte yer alan oranları yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi, asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.(7)

2. Beyan edilen gelirin % 10’unu aşmaması(*), Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamaları (mükerrer 121 inci madde çerçevesinde eğitim ve sağlık harcamaları nedeniyle vergi indiriminden yararlanan ücretliler, aynı harcamalarını bu hükümden yararlanarak matrahlarından indiremezler).

Özelge: Şirket personeline mahkeme kararına göre yapılan ödemelerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ve vergi tevkifatına tabi olup olmadığı hk.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

<OTO KAYIT>

Sayı : B.07.1.GİB.4.06.16.01-2009-GVK-40-26 05/01/2012
Konu : Şirket personellerine mahkeme kararına göre yapılan ödemelerin kurum kazancını tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ve vergi tevkifatına tabi olup olmadığı hk.  

 İlgide kayıtlı dilekçenizde, şirketinize taşeron olarak hizmet veren şirketlerin personelleri ile ilgili olarak asıl işveren sıfatıyla İş Kanununun sorumluluk hükümleri çerçevesinde doğrudan veya mahkeme kararlarına göre ödediğiniz veya ödeyeceğiniz ücret, sosyal güvenlik primi, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ile bu ödemelere ait faizler, gecikme cezaları, vekalet ücretleri, karar harcı ve diğer yargılama giderlerinin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ile söz konusu ödemelerin hangilerinin vergi tevkifatına tabi olduğu hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ AÇISINDAN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, safi kurum kazancının tespitinde hangigiderlerin hasılattan düşüleceği gerek Gelir Vergisi Kanunu gerekse Kurumlar Vergisi Kanununun ilgili maddelerinde sayılmış bulunmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun safi kazancın tespitinde indirilecek giderlerin sayıldığı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, gelirin elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan harcamaların; (2) numaralı bendinde, işverenlerce hizmet erbabı için ödenen sigorta primlerinin (3) numaralı bendinde ise işle ilgili olmak şartiyle, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak indirilebileceği belirtilmiş, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 89 uncu maddesinde ise, Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11 inci maddesinin (d) bendinde ise, bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin, (g) bendin de ise, sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde indirilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinin altıncı bendinde: ” Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, şirketiniz tarafından anılan Kanunun sorumluluk hükümlerine göre veya yine bu Kanun hükümlerine dayanılarak verilen mahkeme kararlarına istinaden ödenen ücretler, sosyal güvenlik primi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile karar harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, alt işveren (taşeron) firmaların çalıştırdıkları işçiler için ödemedikleri SSK primleri neticesinde oluşan gecikme faizleri ve cezaların ise, kurum kazancınızın tespitinde indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince müteselsil sorumluluk kapsamında şirketiniz tarafından yapılan ödemeleri, alt işveren firmadan daha sonra tahsil etmeniz halinde, tahsil ettiğiniz miktarları tahsil ettiğiniz dönemin kurum kazancına dahil etmeniz gerekmektedir.  

GELİR  VERGİSİ AÇISINDAN

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükme bağlanmış olup, anılan maddenin 2/b numaralı bendinde ise; yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, İş Kanununun sorumluluk hükümleri çerçevesinde asıl işveren sıfatıyla doğrudan veya mahkeme kararlarına göre ödeyeceğiniz ücretler ile ücret niteliğinde bulunan ihbar tazminatları ve vekalet ücretlerinin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Tazminat ve yardımlarda” istisna başlıklı 25 inci maddesinin 7 numaralı bendinde; 1475 sayılı Kanuna göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamının gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, kıdem tazminatları Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi gereğince gelir vergisinden istisna olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında bulunmamaktadır.  

Diğer taraftan, aynı Kanunun 75 inci maddesinde; 

“Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.

Kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratlar menkul sermaye iradı sayılır;

6- Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)” 

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, Mahkeme kararına istinaden, ücret ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan kanuni faizler alacak faizi niteliğinde olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında bulunmamaktadır.


Kaynak: ismmmo
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Karenaudit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.